Mumbai'dan ilk izlenimler

-
Aa
+
a
a
a

Ali Tonak

 

Yaklaşık iki gündür Dünya Sosyal Forumu'na katılmak ve Forum'da olacak Bağımsız Medya Merkezini kurmak için Hindistan'ın Mumbai (Bombay) kentindeyim. Bilmeyenler için bu iki oluşumun ne olduğunu kısaca özetleyeyim. Bağımsız Medya Merkezleri (Independent Media Center veya Indymedia) 1999 yılında Seattle'da Dünya Ticaret Örgütü’ne karşı gerçekleşen tarihi gösterilerden itibaren dünyanın dört bir yanında kurulmaya başlandı. Çoğunlukla internette varlığını sürdüren BBM’ler herkesin katılımını sağlayan açık yayıncılık (open publishing) teknolojisini kullanıyorlar. Yerel indymedia sitelerine ulaşmak için küresel site olan www.indymedia.org, İstanbul sitesine ulaşmak için ise istanbul.indymedia.org adresine gidebilirsiniz.

 

Dünya Sosyal Forumu ise Indymedia'dan daha genç fakat bir o kadar da önemli. Neo-liberal politikalara karşı küresel gösterilerin gücünün inanılmaz boyutlara gelmesi, mevcut sisteme alternatiflerin tartışılabileceği bir ortamı gerekli kıldı. Bu ortamın adı 2001 yılında Brezilyalı ve Fransız entelektüellerin inisiyatifleri ile başlayan Dünya Sosyal Forumu oldu. DSF dünyanın dört köşesinden sivil toplum temsilcilerini, aktivistleri ve devrimcilerini bir araya getiriyor. 3 yıldır yerel hükümeti İşçi Patisi olan Porto Allegre'de geçekleşen Dünya Sosyal Forumu'nun dördüncüsü bu sene Hindistan'da gerçekleşecek.

 

“Hindistan'ın yanında Türkiye İsviçre”

 

Bu sözler bana değil, geçtiğimiz günlerde Türkiye’yi ziyaret eden ve daha önce konuşmalar yapmak için iki defa Hindistan'a giden yazar ve düşünür Joel Kovel'e ait. Daha önce İsviçre’ye gitmesem de bu sözlerin doğruluğu Hindistan sokaklarının her metresinde göze çarpıyor. Yoksulluk adeta toplumun içine işlemiş, cadde kenarlarında çöp birikintilerinin içinden yemeklerini toplayan insanlara, dilence parası için turistlerin eteklerinden çekiştirerek takip eden küçük çocuklara adım başı rastlamak mümkün. Aslında Türkiye'de de bu derecede yoksulluk mevcut fakat Hindistan'daki durumun farkı fakirliğin gözler önünde olması ve gecekondu mahallelerine itilmemesi. Gecekondu mahalleleri yerine bu insanların çoğu sokaklarda uyumakta, beslenmekte ve hatta tuvalete gitmekte. Mumbai'de şehir planlaması ve sosyal hizmetler ise kesinlikle İstanbul veya Türkiye'nin diğer büyük şehirleri ile kıyas kabul edemeyecek durumda. Kaldırımlara gecekondular ve küçük dükkanlar tarafından el konulduğundan, caddeler yol işaretlerinden çok kornalara uyan eden arabalar ve yayalar tarafından paylaşılmak durumunda.

 

Dünya Sosyal Forumu'nun gerçekleşeceği fuar alanı şehir merkezinin dışında yer aldığından ulaşım tren ile sağlanıyor. İstanbul’daki otobüslerin kalabalığından şikayetçi olanlara kesinlikle bu trenlere binmelerini tavsiye etmem, çünkü bu trenlere binmenin yolu zaten mütemadiyen açık olan kapılara doğru sürü halinde bir depar atmak. İnmek ise buradaki bir arkadaşın tabiri ile portakal diliminden fışkıran çekirdekleri andırıyor.

 

Bu keşmekeşin içinde Hintlilerin sıcaklığı ve renkli kişiliklerinin ön plana çıkması bu toplumun güçlü karakterine ayna tutuyor. Pazar yerinde cam mavisi sariler giymiş kadınları seyyar satıcılar binbir farklı renkte kumaşlar almaya ikna etmeye çalışırken, bir kenarda da kafalarında sarıklı, uzun beyaz sakallı ermişler tüm pazar yerini etkisi altına almış tütsülerinin arasında dualar okuyorlar. Tabii bütün bu renkliliğin ve yoksulluğun, emperyalist İngilizlerin yaklaşık elli yıl önce terk ettiği görkemli mimari dekorun önünde gerçekleşmesi daha da ironik bir durum yaratıyor.

 

Forum için gecikilmiş hazırlıklar son hız

 

DSF'nin gerçekleşeceği fuar alanını bugün gezmek bende hafif bir soğuk duş etkisi yarattı. Neyse ki Mumbai'in 30 derecelik sıcaklığında  gerçekleşen sardunya misali tren yolculuğundan sonra buna ihtiyacım vardı. Fakat dört gün sonra yaklaşık 100 bin kişinin beklendiği bu organizasyon hakikaten gerçekleşebilecek miydi? Çalışmalara bir ucundan yardım etmeye erkenden gelen aktivistlerin tümü aynı görüşte ve organizasyonun düzensizliğinden feryat ediyor. İsrail Indymedia'nın bir üyesi Momo bir ay önceden gönüllü olmaya niyetli olduğunu bildirmesine rağmen, organizasyonun dağınıklığından olsa gerek ona, yapılacak bir şey olmadığını söylemişler. Oysa dört gün öncesinden bile ne kadar çok işin olduğu apaçık ortada.

 

Bir başka düş kırıklığı ise Forumun organizasyonunun büyük bölümüne Hindistan Komünist Partisi’nin el atmış olması. Bu düşüncemden komünizme karşı olduğumu çıkarmayın, her ne kadar parti ve devlet komünizmine karşı olsam da, pek çok insanın bilmemesine rağmen liberter komünizm gibi komünizmin hiyerarşiye ve bürokrasiye dayanmayan ve taraftarı olduğum diğer türleri de mevcut.  Benim için Hindistan Komünist Partisi'nin DSF ile olan bu ilişkisinin rahatsız eden yanı, bu akımları temsil etmemesi değil, Forum'un politik partilerin katılımından uzak tutulmasının DSF'nin ilkelerinden bir tanesi olması. Her ne kadar bu ilke Avrupa Sosyal Forumu’na katılan komünist partileri ile bir nebze zedelenmiş olsa da, buradaki katılımın derecesi DSF'nin bulunduğu Goroagan tren istasyonunun önünde Hindistan Komünist Partisinin forum delegelerine oraklı çekiçli “Hoş geldiniz” mesajı ile pekiştiriliyor.

 

Konuşulan bir başka konu ise DSF'nin hemen yanı başında gerçekleştirilecek Mumbai Direnişi 2004 (Mumbai Resistance 2004). Söylentilere göre Foruma katılımı kabul edilmeyen Maocular da kendi forumlarını düzenlemeye karar vermişler. Birbirine rakip bu iki oluşumun ilişkisini önümüzdeki günlerde göreceğiz.  Siz de bunu ve DSF’nin diğer yanlarını india.indymedia.org adresinden takip edebilirsiniz.